İTO Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin
“akıllı otomasyon teknolojileri” raporuna göre, Türkiye’de yapay zeka ürünleri
geliştiren firmaların sayısı 2024’te 1.195’e yükseldi.
İstanbul Ticaret Odası Stratejik Araştırmalar Merkezi (İTOSAM) tarafından
hazırlanan “akıllı otomasyon teknolojileri” raporuna göre, Türkiye merkezli yapay
zeka ürünleri geliştiren firmaların sayısı 2024’te 1.195’e yükseldi. İTO’dan
yapılan yazılı açıklamaya göre, İTOSAM’ın “Akıllı Otomasyon Çağında Ulusların
Rekabeti: Yapay Zekâ, Robotlar ve Gelişen Ülkeler” başlıklı yeni raporu
yayımlandı.
Raporda akıllı otomasyon ve yapay zeka teknolojilerinin yükselişiyle ortaya
çıkan dönüşümler ve uluslararası rekabet ortamı detaylı bir şekilde ele
alınıyor. İTOSAM araştırmacıları LinkedIn verilerini kullanarak Türkiye’de 2000
yılında yapay zeka ürünleri geliştiren 5 firma varken, firma sayısının 2020’de
572’ye, 2021’de 718’e, 2022’de 860’a, 2023’te 1.012’ye ve 2024’te 1.195’e
yükseldiğini tespit etti.
Araştırma için yapay zeka kapsamı içine giren makina öğrenmesi, derin öğrenme,
bilgisayar görüşü, sinir ağları, doğal dil işleme, pekiştirmeli öğrenme, otonom
mobil robotlar gibi kavramlar değerlendirildi.
Türkiye 22 bin 735 robotla en fazla robot stokuna sahip 18’inci ülke
Raporda Türkiye’de yapay zeka ürünleri geliştiren firmaların en yoğun olduğu
sektörler de tespit edildi. Buna göre yapay zekayı en çok kullanan ilk 10
sektör bilgi teknolojileri ve hizmetleri, yazılım geliştirme, medya,
eğitim, sağlık, işletme danışmanlığı ve hizmetleri, endüstriyel otomasyon,
finansal hizmetler, araştırma hizmetleri ve biyoteknoloji olarak sıralandı.
İTOSAM’ın akıllı otomasyon teknolojileri raporunun dikkat çeken bir başka
verisi ise Türkiye’deki endüstriyel robot stoku oldu. En fazla robot stokuna
sahip 20 ülkeye ait verilere göre dünya genelinde 2022 yılı itibari ile 3,9
milyon kurulu endüstriyel robot bulunuyor. 2025 yılında endüstriyel robot stok
sayısının yıllık ortalama yüzde 10 artışla 5 milyon 227 bin olması bekleniyor.
Türkiye ise 22 bin 735 robot stoku ile dünya genelinde en yüksek robot stokuna
sahip 18’inci ülke konumunda bulunuyor.
Çin 1 milyon 501 bin endüstriyel robot ile dünya genelinde en fazla robot
stokuna sahip ülke. Çin ekonomisinin mevcut robot stoku dünya ekonomisindeki
robotların yüzde 38,5'ini temsil ediyor.
Meslekler yapay zeka ve robotlar üzerinden otomasyon riskine maruz kalıyor
Yapay zekânın en fazla ilerleme gösterdiği becerilerin ortak özelliği olarak
bilişsel rutin görevler ön plana çıkarken, en az ilerleme gösterdiği
becerilerin ortak özelliği olarak ise fiziksel güç oldu.
Robotlar daha çok manuel, rutin veya fiziksel güç gerektiren görevlerde
insanların yerini almaya aday. Bu sebeple yapay zekadan etkilenme ihtimali
düşük meslek grupları, robotlar üzerinden otomasyon riskine maruz kalıyor.
Akıllı otomasyon teknolojilerinin bazı meslek gruplarını olumsuz etkilerken,
mevcut bazı iş kollarında daha fazla istihdam fırsatı sunacağı ve bununla
birlikte yeni mesleklerin ortaya çıkmasına katkı vereceği öngörülüyor. Tüm bu
etkiler aynı anda ele alındığında ise net istidam tablosunun nasıl
şekilleneceği halen büyük bir soru işareti iken, bu soruya kesin ve
genellenebilir bir cevap bulmak şu an için mümkün görünmüyor.
Raporda, mevcut durumun analizi yapıldıktan sonra potansiyel sorunlar için
önerilen çözüm ve politikalara da yer veriliyor.
Raporda yer alan bazı öneriler
"Yüksek gelirli ülkeler ligine yükselme hedefi olan bir ülkenin akıllı
otomasyon teknolojilerine yönelik net bir stratejiye sahip olması gerekiyor.
Robot ve yapay zeka gibi akıllı otomasyon teknolojilerinin hangi hızda ve hangi
sektörler öncülüğünde ekonomiye adapte edileceği, nitelikli doğrudan yabancı
yatırımların nasıl çekilebileceği ve zamanla bu öncü teknolojilerin yerli ve
milli imkanlarla hangi düzeyde üretilebileceği gibi hususlara dair strateji ve
planların iyi çalışılması gerekiyor.
Gelişen ülkeler, akıllı otomasyon çağında doğru sektörlere uygun nitelikteki
çok uluslu şirketleri çekmeye çalışırken eskiye kıyasla daha seçici olmalıdır.
Yatırımcı adaylarının yerli girdi kullanımı ve Ar-Ge yoğunluğu gibi faktörleri
dikkate alınmalıdır.
Akıllı otomasyon teknolojileri emeğe ihtiyacı azaltarak, gelişen ülkelerin
yabancı yatırım çekerek küresel tedarik zincirlerine entegre olmasına ket
vurabilir.
Türkiye’nin rekabet gücünü, ürettiği mal ve hizmetlerin kalitesinden ve
geliştirdiği yerli ve milli teknolojilerden sağlaması ekonomik ilerleme için
son derece kritik önem arz ediyor.
Yerli ve milli teknoloji gelişiminde teknolojiler arasında seçim yaparken,
teknolojinin ülkenin mevcut bilgi birikimi ve kabiliyetleriyle uyumu ile
gelecek vaat eden sektörlere katkısı ve ihracat potansiyeli gibi parametreler
dikkate alınmalıdır.
Geliştirilecek teknolojilerin sadece vasıflı işçilerin üretkenliğini değil,
düşük vasıflı işçilerin üretkenliğini de arttırmaya odaklanması daha faydalı
olacaktır.
Tekno-ekonomik paradigmadaki değişimler teknoloji makasının kısa bir süreliğine
kapanmasına neden oluyor. Örneğin, elektrikli araçlara dair yaşanan teknolojik
değişim yeni bir yarışın çıkmasını sağlıyor."
Avdagiç: “Üniversitelerde yeni bölümler açılmalı”
İTO Başkanı Şekib Avdagiç, “Yapay zeka uygulamalarında ve robotikte yetişmiş
insan gücümüzü üniversitelerde daha kapsamlı ve daha etkili bölümler açarak
Türkiye’de tutmalıyız” uyarısında bulundu. Özellikle yapay zekanın sanayi
alanında da giderek daha da etkili bir duruma geldiğini belirten Avdagiç,
“Türkiye'nin dikkat etmesi gereken konu, Batı, yapay zeka ve robotikte yetişmiş
insan gücümüzün bir kısmını çok hızlı bir şekilde bizden alıp götürebiliyor.
Bizim kendi ülkemizdeki yapay zeka uygulamalarını geliştirmek için
üniversitelerde yeni bölümler açılmalı” ifadelerini kullandı.
Avdagiç, İTO’nun iştiraki Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi’nde yapay zeka
uygulamaları yapan girişimcilere destek verdiklerini vurguladı. Şekib Avdagiç,
“Özellikle sanayinin üretim, tasarım, kalite kontrolü, paketleme dahil her
aşamasında yapay zeka uygulamaları kullanılıyor. Birçok yerde insanların ortaya
koyduğu çözümlerin, takiplerin, kontrollerin yapay zeka tarafından çok daha
etkin bir şekilde yapıla geldiğini görüyoruz. Bu bir tarafta üretimin
güvenilirliğini, kalitesini, sürekliliğini ve riskini ortadan kaldıran bir
süreç olarak karşımıza çıkıyor. Bir taraftan da maliyet tasarrufu sağlıyor.”
değerlendirmesinde bulundu.
Şekib Avdagiç, “Bugüne kadar hazırladığımız çalışmalarımıza aldığımız tepkiler,
İTOSAM’ın önemli bir boşluğu doldurduğunu ve doğru yolda olduğunu gösteriyor.
Deyim yerindeyse İTOSAM, 740 bin üyeli İTO camiasının think-tank’i olma
yolunda. Çünkü İTOSAM araştırma ve raporlarıyla, İstanbul ve Türk iş dünyasını,
durum tespitlerinden haberdar etmenin ötesinde fikir ve strateji sahibi de
yapıyor.” değerlendirmesinde bulundu.