Gazeteci-yazar Tolga Şahin, Türkiye’de sağlık sisteminin geçirdiği dönüşümün yıkıcı sonuçlarını kaleme aldığı yeni kitabı “Sağlıkhane Değil Ticarethane” ile okurlarıyla buluştu. Kırmızı Kedi Yayınevi etiketiyle yayımlanan kitap, 2005’te “sağlıkta dönüşüm” adı altında hayata geçirilen Aile Hekimliği Sistemi’nin sağlık çalışanlarını nasıl tükettiğini ve sistemin nasıl çöktüğünü gözler önüne seriyor.
Taşeron Doktorlar, Güvencesiz Sağlık
Çalışanları
2005 yılında AKP hükümeti tarafından başlatılan “sağlıkta dönüşüm”
projesiyle birlikte, aile hekimliği sistemi köklü bir değişime uğradı. Bu
değişimle birlikte, aile hekimleri “sağlıkçı” kimliğinden uzaklaştırılarak
“taşeron işveren” pozisyonuna itildi. Kitapta, Aile Sağlığı Merkezlerinde (ASM)
görev yapan hekimlerin kendi ceplerinden karşıladığı elektrik, su, doğalgaz
gibi giderler, çalışan maaşları ve tıbbi malzeme ihtiyaçları sistemin içinden
gerçek anlatımlarla ortaya konuyor.
Bir yandan kadrosuz, güvencesiz ve kimi zaman asgari ücretin altında çalışan
sağlık personeli… Diğer yandan hasta gelmediği için maaşı kesilen, cebinden
masraf yapan doktorlar…
Sistemin İç Yüzü İlk Kez Bu Kadar Açık!
“Sağlıkhane Değil Ticarethane”, sadece sayılarla ya da genel eleştirilerle
değil, sistemin tam ortasında mücadele veren doktor, hem şire, ebe, paramedik
gibi sağlık emekçilerinin doğrudan anlatımlarıyla yazıldı. Okur, her sayfada
sağlık çalışanlarının yaşadığı maddi ve manevi çöküşe tanıklık ediyor.
Şahin kitabında, “liberal politikaların” etkisiyle 1980 sonrasında
metalaştırılan sağlığın, nasıl piyasaya teslim edildiğini net örneklerle gözler
önüne seriyor. Kitap, birinci basamak sağlık hizmetlerinin “tasfiye” sürecini
ve bunun halk sağlığı üzerindeki etkilerini de kapsamlı şekilde ele alıyor.
Kitabın Arka Kapağından
“Bir yeriniz ağrıdığında, kendinizi kötü hissettiğinizde ilk başvurduğunuz yer
olan Aile Sağlığı Merkezi’nin içinde neler yaşanıyor biliyor musunuz?”
Bu kitap, o kapıların ardında yaşananları anlatıyor.
Artık ASM’ye sadece bir “hasta” olarak değil, orada ter döken insanların
hayatlarını bilen bir yurttaş olarak gireceksiniz.
Ve belki de artık daha az sinirlenecek, daha çok düşüneceksiniz...