Şırnak’ta piknikte salatalık parçası yuttuktan sonra öksürük ve kusma şikayetleriyle hastaneye götürülen Aram Devran Ötün’ün (6), 3 yıl önce Stevens- Johnson sendromu nedeniyle tedavi gördüğü sırada damar yoluna takılan 18 santimetrelik kateterin vücudunda unutulduğu ortaya çıktı. Öğüt, 5,5 saat süren riskli bir ameliyatla kateterden kurtuldu.
Şırnak’ta
yaşayan Semra (37) ve Mehmet Ötün (40) çiftinin oğulları Aram Devran Ötün,
mayıs ayında piknikteyken salatalık parçası yuttuktan sonra öksürük ve kusma
şikayetleri görülünce Şırnak Devlet Hastanesine götürüldü. Burada çekilen
röntgen ve MR’da Aram’ın vücudunda kateter unutulduğu görüldü. Diyarbakır’daki
Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Doğum ve Çocuk Ek Binasına
sevk edilen Aram, 5,5 saat süren riskli bir ameliyata alınarak 18 santimetre
uzunluğundaki kateter çıkarıldı. Ameliyat sonrası yapılan incelemelerde
kateterin kalp kapakçığına ve ciğerlerine zarar verdiği belirlendi.
Aile,
avukatları aracılığıyla çocukları Aram’ın 2022 Eylül ayında milyonda bir
görülen Stevens-Johnson sendromu nedeniyle tedavi gördüğü Dicle Üniversitesi
Hastanesi hakkında Diyarbakır İdare Mahkemesine dava açtı. Dicle Üniversitesi
de konu ile ilgili idari soruşturma başlatıldığını belirtti.
"Kateterin
vücutta yol aldığı tespit edildi"
Ailenin
avukatı Ahmet Yalçın, hastane hakkında hem şikayetçi olduklarını hem de dava
açtıklarını belirterek, “Müvekkilim Aram Devran Ötün, 2022 Eylül ayında Dicle
Üniversitesi Hastanesi’nde Stevens- Johnson hastalığı nedeniyle tedavi gördü.
Tedavi sırasında kendisine kateter takıldı. 18 santimetre uzunluğundadır. Bunu
takarken büyük bir ihmalkarlık yapılarak vücudunda unutuldu. Mayıs ayında
müvekkilim çok öksürdüğü için Şırnak Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Burada
yapılan tetkiklerde kateterin unutulduğu tespit edildi. Daha sonra Diyarbakır
Gazi Yaşargil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’ne götürüldü. Çok riskli
bir ameliyata alındı ve kateter çıkarıldı. Bu kateterin vücutta yol aldığı
tespit edildi. İlk giriş yeri ve çıkarıldığı yer arasında çok fark var ve kalp
kapakçığı ile ciğerlerine zarar verdiği tespit edildi. Müvekkillerimin hem
maddi hem de manevi zararlarını karşılamak adına Dicle Üniversitesi’ne biz
başvuruda bulunduk. 30 günlük cevap süresi içerisinde bize geri dönüş
yapılmadı. Biz de maddi ve manevi zararların tazminat için Diyarbakır İdare
Mahkemesi’ne davamızı açtık ve sorumlulardan şikayetçi olduk” dedi.
"Tuhaf
bir şey olduğunu anladık"
Oğlunun
piknikte salatalık parçası yuttuktan sonra sürekli öksürmeye ve kusmaya
başladığını söyleyen Semra Ötün, “Çocuğum 3 yıl önce Steven Johnson sendromu
hastalığına yakalandı. Milyonda bir görülen antibiyotikten kaynaklı bir
hastalık. Doktorlar öyle söyledi. Bizi acilen Diyarbakır Dicle Üniversitesi
Çocuk Hastanesi bölümüne sevk ettiler. 1 ay yoğun bakım sürecimiz oldu. 28 gün
yoğun bakımda, 3 günde serviste kaldı. Damar yolundan, kasıktan serum taktılar.
Kateter denilen tel çocuğun vücudunda bırakılıyor. Biz taburcu olduğumuzda fark
edilmiyor. 3 yılın sonunda biz bunu fark ettik. Pikniğe gittik. Oğlum salatalık
parçası yuttu ve salatalık parçasından sonra akşama kadar öksürdü. Hiçbir
şekilde durmadı. Kusuyordu. Ben şüphelenmeye başladım. Çocuğum normal değildi.
Sonra eşime danıştım. Akşam 21.00 civarında acile götürdük. Röntgeni ve MR’ı
çekildi. Tuhaf bir şey olduğunu anladık. Doktor röntgeni gösterdi. Tel
kalmıştı. Çok kötü bir şekilde. Acil doktoru film çektikten sonra bize bir tel
parçasını gösterdi. Bizi bekletmeden Diyarbakır’a sevkimizi verdiler.
Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Doğum ve Çocuk Ek
Binası’na gittik. Çocuğun kasıklarından anjiyo yolu ile teli çıkaracaklarını
ama riskli bir ameliyat olduğunu söylediler. O süreçte çocuk gerçekten sürekli
yoruluyordu. İkide bir oturuyordu. ‘Anne çok yoruldum, karnım ağrıyor’ diyordu.
Ben ağrı kesiciler ile geçiştirmeye çalışıyordum. Bu telin 3 yıl boyunca
çocuğumda kaldığını öğrendim.” diye konuştu.
"Şu anda
kalp kapakçığında sorun varmış"
Çok
zor günler geçirdiklerini belirten anne Ötün, şunları söyledi:
“Çocuğum
yaklaşık 5,5 saat ameliyatta kaldı. Ameliyata giren doktor kötü bir şekilde
çıkıyordu. Çok zor bir yerde olduğunu ve yorulduklarını söylüyordu. Malzeme
atıyoruz, malzeme geliyor tel hiçbir gelmiyor, dedi. Sonra en son bir doktor
çıktı, ‘İki seçeneğimiz var. Ya açık kalp ameliyatı ya da çocuk ömür boyu o
tele maruz kalacak’ dediler. Her iki seçenekte benim için çok acıydı. Sonra
profesör girdi ameliyatına başardılar. Çıkardılar. Şu anda kalp kapakçığında
sorun varmış. Çocuğum bundan dolayı tedavi oluyor. Çok acılı günler geçirdik.
Çok zor günler geçirdik. Bizim canımız yandı kimsenin canı yanmasın. Doktorlar
söylediğinde inanamadım. Şok oldum. Çünkü çocuğum 3 sene boyunca takipli hasta
olduğumuz için sürekli Diyarbakır’a, Ankara’ya sürekli gidip geliyoruz.
İnanamadım ben. Kendi gözlerimle görmeyene kadar inanmadım. Çok kötü olduk.”
Kaynak: DHA