Yapay zekayı tanımlarken çoğu zaman yanlış bir şekilde ele alıyoruz. Sanki insanlığın tüm becerilerini elinden alan, insanı atıl bırakan bir sistemmiş gibi lanse ediyoruz. Oysa yapay zeka, insanların düşünce ve tecrübelerinden elde edilen verileri analiz ederek, sorulan soruların kaynaklarını araştırıp en iyi çözümleri sunan komplike bir teknoloji. Bu sistem, insanların bilgilerini, tecrübelerini ve bunların sonuçlarını dijital ortama aktararak öğrenip, çözümler üretiyor.
25-30 yıl önce, henüz
yapay zeka sistemleri bu denli geliştirilmeden önce, bu teknolojinin
temellerini oluşturan çalışmalar yapılmaya başlandı. Mesela, dijital
makinelerin konuşma yetenekleri üzerinde çalışmalar yürütüldü ve daha sonra
veri analizine geçildi. Bu süreçte daha önce aynı işi yapan insanların verileri
toplandı ve arşivlendi. İnsanların tecrübeleri kayıt altına alınıp
kullanılabilir hale getirildi. Örneğin hastaların muayene bilgileri,
laboratuvar sonuçları, tedavi yöntemleri ve tedavi sonuçları sistematik olarak
saklandı. Daha sonra bu veriler analiz edilerek dijitalleştirildi. Bu sayede,
sistemler büyük verilerden öğrenerek tanı ve tedavi süreçlerini geliştirebildi.
Günümüzde, yapay
zekanın insanların işlerini elinden alacağına dair yaygın bir endişe var. Ancak
bu algı son derece yanlış. Yapay zeka, insanların işlerini tamamen ortadan
kaldırmak yerine, onların çalışma ve üretme becerilerini artırmayı hedefliyor.
Rutin ve zaman alan işleri üstlenerek insanlara daha yaratıcı, stratejik ve
katma değerli alanlarda çalışma imkânı sunuyor. Mesela bir sağlık çalışanı,
yapay zekanın yardımıyla hastalıkları daha hızlı ve doğru teşhis edebilir.
Böylece, yapay zeka yalnızca yardımcı bir rol üstlenirken, sağlık
çalışanlarının hata yapma oranını da en aza indirir. Bu durum, işsizliği
artırmak bir yana, iş süreçlerini daha verimli ve etkili hale getirir. Yapay
zekanın, insanın karşısında değil, onun yanında çalışan bir teknoloji olduğunu
bilmek gerekiyor.
Sağlık Bakanlığı’nın
yıllardır topladığı tanı, teşhis ve tedavi verileri, aslında büyük bir yapay
zeka altyapısı oluşturmuş durumda. Eğer bu sistem, “Bu verileri tarayarak en
iyi tedavi modellerini bana geliştir” şeklinde yapılandırılmış olsaydı, bugün
yapay zeka sağlık alanında çok daha etkin bir şekilde kullanılabilirdi. Yapay
zekanın bu potansiyeli, hekimlerin hata yapma oranını düşürecek ve tedavi
süreçlerini en üst seviyeye çıkaracaktır. Ancak mevcut sağlık hizmet modeli,
“hastayı getir, memnun et, gönder” anlayışına dayanıyor. Bu modelde, tedavi
etmek yerine hastayı memnun etmek öncelikli hale gelmiş durumda. Oysa sağlık
hizmetlerinde asıl öncelik, hastalara en iyi tedaviyi sağlamak olmalı. Sağlıkta
şiddeti önlemek için sıkça ağırlaştırılmış cezalar gündeme geliyor. Ancak,
sağlığını kaybetmiş bir insan psikolojik olarak oldukça hassas bir durumda
olabilir. Bu nedenle, hekimlerin hastaların içinde bulunduğu psikolojiyi
anlaması; hastaların da sağlık çalışanlarının karşılaştığı zorlukları, ağır iş
yükünü ve sürekli hasta psikolojisiyle uğraşmanın doğurduğu etkileri bilmesi
önemlidir. Aksi takdirde, sağlıkta şiddeti önlemek sadece
cezalarla mümkün olamaz.
Geçtiğimiz günlerde
yapılan “Sağlıklı Türkiye Yüzyılı: Üreten Sağlık” toplantısı dikkat çekici bir
başlığa sahipti. Ancak daha kapsayıcı bir yaklaşım benimsenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Kim olursa olsun, bu ülkede üreten, istihdam sağlayan, vergi ödeyen herkes eşit
haklara sahip olmalı Devlet vatandaşı ile bir bütün olmalı. Ne yazık ki, ülke
yönetiminde ve sivil toplum kuruluşlarında hâlâ birey odaklı bir anlayış hâkim.
Bu yönetim modeli, kolektif akıl yerine kişisel kararlarla ilerliyor. Oysa
fikirlerin tam anlamıyla tartışıldığı ve hayata geçirildiği bir yönetim
anlayışına ihtiyacımız var. Yarım kalan fikirlerin ve projelerin sonuç
vermediği aşikâr. Sivil toplum kuruluşları ve kamu kurumları anonim düşünmeli,
anonim çalışmalı ve anonim kararlar almalıdır. Ancak ülkemizde anonim şirketler
bile bireyselleştirilmiş durumda; şahıs ve limited şirketlerinden farkları
kalmamış. Uluslararası alanda anonim şirketler hâlâ değer görüyor. Umarım bir
gün ülkeyi ve kamu kurumlarını da anonim bir anlayışla yönetebiliriz.
Sağlıklı günler
dilerim…