Veremle Savaş Haftası'na özel açıklamalarda bulunan Medicana Sağlık Grubu
Göğüs Hastalıkları Bölümü'nden Uzm. Dr. Merda Erdemir Işık, tüberkülozun dünya
çapında en bulaşıcı ve ölümle sonuçlanan hastalık olduğunu söyledi. Kapalı ve
kalabalık yerlerde bulunanlarla kronik hastalığı olanların risk altında
olduğunu ifade eden Uzm. Dr. Merda Erdemir Işık, “Veremin ilaçla tedavisi
mümkün ancak yine de dikkatli olunması gerekiyor. İlaçların düzenli
kullanımında 6 ila 9 ayda iyileşme sağlanmaktadır. İlaç kullanımının
aksatılması ise verem mikrobunun direnç kazanmasına ve iyileşme sürecinin zorlaşmasına
neden olmaktadır” dedi.
Birleşmiş Milletler (BM) ve Dünya Sağlık Örgütü'nün
(DSÖ) 2030 yılına kadar tüberkülozu sona erdirme hedefini hatırlatan Medicana
International İzmir Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Merda Erdemir Işık,
“Tüberküloz, zamanında çok ölümcül seyretmiş bir hastalık. Bugün de tedavisi
olmasına rağmen bulaşıcı hastalıklar arasında en sık ölüme sebep olan
hastalıklardan birisi. En sık akciğerleri tutuyor. Böbrekte, kemikte ya da lenf
bezlerinde de görebiliyoruz. Ancak solunum yoluyla çok daha sık bulaşı oluyor.
Bu yüzden akciğer tüberkülozu genelde daha sık rastladığımız tüberküloz
türüdür” ifadelerini kullandı.
2023 yılında COVID-19'u geride bıraktı
DSÖ tarafından yayımlanan 2023 Küresel Tüberküloz Raporu'na göre 2022 yılında
dünya genelinde 7.5 milyon yeni tüberküloz (verem) vakası kaydedildiğini, bu
sayının 2023 yılında 8.2 milyona yükseldiğini ifade eden Uzm. Dr. Merda Erdemir
Işık, “2023, DSÖ'nün 1995'te küresel tüberküloz izleme çalışmalarına
başladığından bu yana bildirilen en yüksek vaka sayısının görüldüğü yıl oldu.
Tüberküloz, COVID-19'u geride bırakarak yeniden en öldürücü bulaşıcı hastalık
haline geldi. Türkiye'deki tüberküloz vakalarında da benzer bir eğilim söz
konusu. Verem Savaş Raporu'na göre 2019 yılında 11 bin 401 vaka kaydedilirken,
2020 yılında bu sayı COVID-19 pandemisinin de etkisiyle 8 bin 925'e düştü.
DSÖ'nün 2023 raporuna göre, 2022 yılında Türkiye'den bildirilen yeni veya
tekrarlayan vaka sayısı 9 bin 723 oldu. Sağlık Bakanlığı, Türkiye'nin
de içinde bulunduğu DSÖ Avrupa Bölgesi'nde 2015 yılına kıyasla tüberküloz
sıklığının yüzde 80, ölümlerin ise yüzde 90 azaltılmasının hedeflendiğini
açıkladı” dedi.
Kalabalık ortamlarda bulaş riski yüksek
Kapalı ve kalabalık yerlerde çalışan ya da yaşayanların yüksek risk altında
olduğunu belirten Uzm. Dr. Merda Erdemir Işık, risk altındaki grupları şöyle
sıraladı: “Hastalarla sürekli birarada bulunan sağlık çalışanları da
bu noktada büyük bir risk altında. Bunun dışında hapishanelerde yaşayan ya da
yaşlı bakımevlerinde ve huzurevlerinde kalanlar, toplu yerlerde yaşayanlar risk
altında sayılabilir. Bağışıklığı baskılanmış HIV/AIDS hastaları, organ nakli
yapılan hastalar, kanser hastaları, kronik hastalığı olanlar, yetersiz
beslenenler ve sosyo ekonomik durumu düşük olanlar, sigara içenler ve madde
bağımlılığı olanlar, kortikosteroid veya diğer bağışıklık baskılayıcı ilaçlar
kullananlar, tüberkülozlu biriyle yakın temasta bulunanlar ile tüberkülozun
yaygın olduğu bölgelerde yaşayanlar veya seyahat edenler riskli grup arasında
sayılabilir. Verem riski altında olan kişilerin düzenli sağlık kontrolleri
yaptırması ve koruyucu önlemlerin alınması çok önemlidir.”
Düzenli ilaç kullanımı önem taşıyor
Akciğer tüberkülozunun en sık görülen belirtisinin öksürük ve kanlı balgam
olduğunu hatırlatan Uzm. Dr. Merda Erdemir Işık, “Ateş, gece terlemesi, kilo
kaybı, halsizlik ve yorgunluk diğer şikayetler arasında sayılır. Tanıyı koymak
için genelde akciğer grafisine bakılmaktadır. Çünkü çok tipik akciğer röntgen
bulguları vardır. Balgam kültüründe verem mikrobuna rastlanabilir. Bu mikrobun
görülmesiyle de tanı konur. Balgam kültürü veremeyen hastalardan ise örnek
alınmaktadır. Akciğerlerin endoskopik olarak görüntülenip, oradan örnekler
alınıp o şekilde tanı koymak gerekebilir” diye konuştu. Uzm. Dr. Merda Erdemir
Işık, hastaların Verem Savaş dispanserlerine yönlendirildiğini ifade ederek;
genelde 6-9 aylık tedaviler sonucunda hastaların sağlıklarına
kavuştuklarını, ilaçların düzenli şekilde kullanılmasının önemli olduğunu
anlattı. İlaç kullanımını aksatmanın verem mikrobuna direnç kazandırdığını
vurgulayan Uzm. Dr. Merda Erdemir Işık, “Tüberkülozun tek tedavisi ilaç. Direnç
geliştirenlerde farklı antibiyotik tedavilerine geçilir” dedi.
Çocuklara verem aşısı yaptırılmalı
Uzm. Dr. Merda Erdemir Işık, tüberkülozdan korunma yöntemlerini ise şöyle
anlattı: “Verem aşısı mutlaka önerilmektedir. Zorunlu aşı takviminin içinde
verem aşısı da yer almaktadır. Onun dışında risk altında olan kişilerin düzenli
kontrol olması gerekiyor. Ajan tedavileri alan hastalar üç ayda bir kontrol
edilmektedir. Kalabalık ve kapalı ortamlarda mutlaka maske takıp çok yakın
temaslardan korunmak lazım. Aynı zamanda verem hastalığı güneşi sevmez. Bu
hastalarının tedavi gördüğü odalarda ultraviyole ışınlar, lambalar kullanılır.
‘Güneş girmeyen eve doktor girer' sözü de veremden dolayı söylenmiştir.”