Sağlık sektörü, yapay zeka ve dijital dönüşümle birlikte büyük bir değişim yaşıyor. Bu dönüşüm teknoloji ve sağlık hizmetlerinin kalitesini artırırken, sağlık ekonomisi üzerinde de önemli etkiler yaratıyor. Yapay Zeka ve Teknoloji Derneği Kurucu Başkanı, Medicana Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Essential Evolutions Kurucu CEO’su olan Esen Girit Tümer, global sağlık sektöründeki 25 yılı aşkın tecrübesiyle bu dönüşüm sürecine liderlik eden isimlerden biri. Aynı zamanda Birleşmiş Milletler Yapay Zeka Komite Üyesi ve Resmi Konuşmacısı olan Tümer ile sağlık sektörünün dijitalleşme sürecini, yapay zekanın tıbbi cihaz sektörüne etkilerini, kamu-özel sektör iş birliğinin geleceğini ve önümüzdeki 10 yılın en büyük sağlık inovasyonlarını konuştuk.
Sağlık
Dergisi Haber Müdürü Selcan Yücel’e konuşan Esen Tümer, Türkiye’nin dijital
sağlık ekosistemindeki yerini, tıbbi cihaz sektöründe yapay zekanın yükselişini
ve sağlık ekonomisinin sürdürülebilirliği konusundaki öngörülerini paylaştı.
“Türkiye, sağlık sisteminin dijital dönüşümünde dünyada benzeri görülmemiş
önemli adımlar attı ve uluslararası ölçekte takdir toplayan uygulamalar
geliştirdi” diyen Tümer, özellikle e-Nabız ve Merkezi Hekim Randevu Sistemi
(MHRS) gibi projelerin hasta ve sağlık hizmet sağlayıcıları arasındaki
iletişimi güçlendirdiğini vurguladı. Ancak sürdürülebilir başarı için daha
fazla AR-GE yatırımı gerektiğinin de altını çizdi.
Sağlık
sektöründe yapay zekanın dönüştürücü etkisine dikkat çeken Tümer, “Yapay zeka
destekli tanı ve tedavi süreçleri sağlık hizmetlerini kökten değiştiriyor.
Özellikle görüntüleme cihazlarıyla entegre çalışan yapay zeka sistemleri,
kanser gibi hastalıkların erken teşhisinde devrim yaratacak” ifadelerini
kullandı. Tümer, aynı zamanda sağlık sektörünün gelecekteki en büyük tehdidinin
siber güvenlik açıkları ve veri gizliliği ihlalleri olduğunu belirterek, bu
konuda güçlü bir regülasyon altyapısı oluşturulması gerektiğini vurguladı. Özel
sektör ve kamu iş birliğinin daha verimli hale gelmesi gerektiğini belirten
Tümer, sağlık hizmetlerinde inovasyonun yanı sıra kalite standartlarına uyum,
güçlü bir tedarik zinciri ve uluslararası iş birliklerinin Türk tıbbi cihaz
firmaları için büyük fırsatlar sunduğunu ifade etti. Dijital dönüşümün sağlık
sistemlerinde nasıl bir devrim yarattığını ve önümüzdeki yıllarda sektörü hangi
yeniliklerin beklediğini tüm detaylarıyla anlatan Esen Girit Tümer sorularımıza
şu cevapları verdi:
Türkiye’nin dijital dönüşüm hızı umut
verici
25 yılı aşkın
global deneyime sahipsiniz. Çeşitli ülkelerde ve sağlık sektörlerinde liderlik
yaptınız. Çeyrek asra dayanan bu tecrübe ışığında Türkiye’de sağlık sisteminin
dijital dönüşümdeki hızını ve başarı oranını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce
şu an dünyadaki bu dönüşümün neresindeyiz?
Esen Girit Tümer: Öncelikle nazik
davetiniz ve keyifli röportaj talebiniz için teşekkür ederim. Türkiye, sağlık
sisteminin dijital dönüşümünde dünyada benzeri görülmemiş önemli adımlar attı
ve uluslararası ölçekte takdir toplayan uygulamalar geliştirdi. Özellikle
e-Nabız ve Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) gibi dijital sağlık
uygulamalarıyla hasta ve sağlık hizmet sağlayıcıları arasındaki iletişim
güçlendirildi. Ancak, global ölçekte dijital sağlık ekosistemine tam
entegrasyon için daha geniş yapay zeka ve büyük veri kullanımına ihtiyaç
duyuyoruz. Türkiye’nin dönüşüm hızı umut verici, ancak sürdürülebilir bir
başarı için AR-GE yatırımlarını artırmalı ve global standartlara uyum konusunda
daha aktif bir rol üstlenmeliyiz.
“Teknolojinin sunduğu fırsatlar büyük,
ancak veri güvenliği kritik”
Sizce sağlık
ekonomisinin sürdürülebilirliği açısından teknoloji kullanımının artışı ne gibi
fırsatlar ve riskler doğuruyor?
Esen Girit Tümer: Teknolojinin sağlık
ekonomisine katkısı tartışılmaz. Verimlilik artışı, hasta güvenliğinin
iyileştirilmesi ve kaynak kullanımının optimize edilmesi gibi fırsatlar
sunuyor. Bununla birlikte, veri güvenliği, yüksek başlangıç maliyetleri ve
sağlık hizmetlerinde eşitsizliğin derinleşmesi gibi riskleri de beraberinde
getiriyor. Teknolojinin sürdürülebilir bir şekilde kullanımı için doğru
regülasyonların hayata geçirilmesi, etik çerçevelerin belirlenmesi ve teknolojiye
erişimde adil bir sistemin oluşturulması kritik önem taşıyor.
“Yapay zeka ve robotik tıbbi cihaz
sektörünü dönüştürecek”
Selcan Yücel: Tıbbi
cihaz sektöründe yapay zeka ve robotik teknolojiler giderek önem kazanıyor.
Sizce bu gelişmeler sektörü nasıl etkileyecek? Ülke olarak bu konuda ne gibi
adımlar atmamız gerekiyor? Kamu kurumları bu dönüşüm sürecinde nasıl bir rol
üstlenmeli?
Esen Girit
Tümer: Yapay zeka ve robotik teknolojiler, tıbbi cihaz sektöründe devrim
niteliğinde değişiklikler yaratıyor. Tanı ve tedavi süreçlerinde hata
oranlarını azaltırken, kişiselleştirilmiş sağlık hizmetleri sunma potansiyelini
artırıyor. Ülke olarak bu alanda yerimizi sağlamlaştırmak için nitelikli iş
gücü yetiştirme, yerli üretim kapasitesini artırma ve girişimciliği teşvik eden
politikalar geliştirmeliyiz. Kamu kurumları ise bu dönüşümde hem düzenleyici
hem de destekleyici bir rol üstlenmeli; sektörde inovasyonun önünü açacak
finansman ve teşvik modelleri oluşturulmalı.
“Sağlıkta en büyük tehdit siber güvenlik riskleri”
Sektörün geleceğine
dair en büyük tehdit olarak neyi görüyorsunuz ve bu tehdidi aşmak için ne gibi
stratejiler önerirsiniz?
Esen Girit Tümer: Sağlık sektörünün
gelecekteki en büyük tehdidi, siber güvenlik açıkları ve veri gizliliği
ihlalleri olacaktır. Bunun yanında, teknolojik ilerlemelerin getirdiği
maliyetlerin erişim eşitsizliğini artırma riski de göz ardı edilmemeli. Bu
tehditleri aşmak için sağlam bir regülasyon altyapısı oluşturulmalı, siber
güvenlik önlemleri artırılmalı ve teknolojinin herkes için erişilebilir olması
sağlanmalıdır.
Sağlık ve tıbbi cihaz sektöründe
önümüzdeki 10 yılın en büyük yeniliği ne olacak?
Esen Girit Tümer: Sağlık ve tıbbi cihaz sektöründe önümüzdeki
10 yıl, teknolojik dönüşümün daha önce hiç olmadığı kadar hızlandığı ve çığır
açıcı yeniliklerin sektöre yön verdiği bir dönem olacak.
Öne çıkacak en büyük yenilikler arasında
şunları sayabiliriz:
- Yapay Zeka (AI) ve Makine
Öğrenimi (ML):
Yapay zeka destekli tanı ve tedavi süreçleri, sağlık hizmetlerini dönüştürmeye devam edecek. Örneğin, görüntüleme cihazları ile entegre çalışan yapay zeka, kanser gibi hastalıkların erken teşhisinde büyük bir hassasiyetle kullanılacak. Ayrıca, hastaların genetik verilerine dayanarak kişiselleştirilmiş tedavi önerileri sunan yapay zeka uygulamaları yaygınlaşacak. Yapay zeka sadece tanıda değil, klinik araştırmaların hızlandırılmasında ve ilaç geliştirme süreçlerinde de kilit rol oynayacak. - Kişiselleştirilmiş Tıp ve Genetik
İnovasyon:
Genetik biliminin hızlı ilerleyişi, tedavi süreçlerini kişiye özel hale getirecek. CRISPR gibi gen düzenleme teknolojileri, genetik hastalıkların tedavisinde devrim yaratacak. Aynı zamanda farmakogenetik sayesinde ilaçların bireysel genetik yapıya uygun olarak tasarlanması sağlanacak. - Biyoyazıcılarla Organ ve Doku
Üretimi:
Biyoyazıcı teknolojilerle üretilen yapay organlar ve dokular, organ nakli bekleyen hastalar için çığır açıcı bir yenilik olacak. Hücresel düzeyde çalışabilen bu yazıcılar, laboratuvar ortamında canlı dokular oluşturup nakil süreçlerini dönüştürebilir. Bu yenilik, nakil sırasındaki uyum problemlerini de ortadan kaldırabilir. - Uzaktan Sağlık Hizmetleri
(Telemedicine) ve Giyilebilir Teknolojiler:
Uzaktan hasta izleme sistemleri ve giyilebilir sağlık cihazları, önümüzdeki 10 yıl içinde sağlık hizmetlerinin merkezinde yer alacak. Akıllı saatler ve sensörler, kullanıcıların kalp atış hızı, kan oksijen seviyesi, tansiyon ve kan şekeri gibi sağlık verilerini gerçek zamanlı olarak takip edecek ve anında sağlık kuruluşlarına bildirim gönderecek. Bu teknolojiler, özellikle kronik hastalıkların yönetiminde oyun değiştirici bir rol oynayacak. - Robotik Teknolojiler:
Cerrahi robotlar daha da gelişecek ve karmaşık ameliyatları yüksek hassasiyetle gerçekleştirecek. Uzaktan robotik cerrahi sayesinde, dünyanın bir ucundaki bir cerrah başka bir kıtada bulunan bir hastayı ameliyat edebilecek. Bunun yanı sıra, bakım robotları yaşlı veya engelli bireylerin günlük yaşamlarını kolaylaştırmada kullanılacak. - Büyük Veri ve Sağlık Analitiği:
Sağlık sektöründe üretilen büyük veri, daha verimli ve etkili sağlık hizmetleri sunulmasını sağlayacak. Büyük veri analitiği, sağlık politikalarının oluşturulmasında, salgın hastalıkların önlenmesinde ve kaynakların daha iyi yönetilmesinde kullanılacak. - Sanal ve Artırılmış Gerçeklik (VR
ve AR):
VR ve AR teknolojileri, hem tıbbi eğitimde hem de hasta tedavisinde devrim yaratacak. Özellikle cerrahların karmaşık ameliyatları simüle edebilmesi ve hastaların rehabilitasyon süreçlerinde motive olmaları için bu teknolojiler kritik bir rol oynayacak. - Biyosensörler ve Nano Teknoloji:
Nano teknolojiler, mikro seviyedeki cihazlarla hastalıkları hücresel düzeyde tespit ve tedavi etmeyi mümkün kılacak. Örneğin, kanserli hücreleri hedef alan nanobotlar, sağlıklı dokulara zarar vermeden tedavi sağlayabilir. - Sağlıkta Blok Zinciri
Teknolojisi:
Sağlık verilerinin güvenli bir şekilde saklanması ve paylaşılması için blok zinciri teknolojisi büyük bir potansiyel taşıyor. Hasta verilerinin bütünlüğü korunurken, aynı zamanda veriye erişim hızlanacak ve sağlık hizmet sağlayıcıları arasında veri paylaşımı kolaylaşacak.
Bu gelişmelerin
gerçekleşmesi, hem sağlık sistemleri hem de tıbbi cihaz üreticileri açısından
önemli fırsatlar sunacak. Ancak bu yenilikleri hayata geçirirken, etik
sorumlulukların göz ardı edilmemesi ve hasta güvenliğinin önceliklendirilmesi
kritik olacak.
Esen
Hanım bu keyifli ve sürükleyici röportaj için yayın grubumuza zaman
ayırdığınız, bilgi ve öngörülerinizi bizimle paylaştığınız için müteşekkiriz.
Sağolun, varolun…
Rica ederim,
benim içinde büyük bir keyifti.