Zonguldak Bülent Ecevit Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı
Başkanı Prof. Dr. Müge Harma, yumurtalık kanserinin önemine dikkat çekerek
belirtilerinin başka hastalıklarla karışabileceğine vurgu yaptı. Harma,
hastalığı erken teşhis edebilmek için yıllık muayenelerin yapılmasını önerdi.
4 Şubat Dünya Kanser Farkındalık Günü'nde kanserle
mücadelede erken teşhisin önemine değinen Harma, "4 Şubat takvimlerde
Dünya Kanser Farkındalık etkinliği olarak bilinmekte. Kanser, kontrolsüz hücre
çoğalması ve organların bu hücre çoğalmaları tarafından tutulmaları olarak
bilinmekte. Burada ölümcül olan kanserlerle savaşın bu gibi haftalarla
hatırlanıp mücadeleye devam edilmesi yönünde etkinliklerin yapılması
doğrudur" dedi.
Kadın hastalıkları kanserlerinde en ölümcül olan kanserin
yumurtalık kanseri olduğunu belirten Harma, "Kadın hastalıkları kanserlerinden
en ölümcül olanı yumurtalık kanserleri oldukça ölümcül sessiz kanserlerdir.
Sessiz katil olarak bilinmektedirler. Sessiz katil olarak bilinmelerinin nedeni
şudur: Bariz bir belirti vermemektedir. Çoğunlukla dahiliye polikliniklere
hazımsızlık şikayeti, karın şişkinliği, mide bulantıları, reflü, bağırsak
alışkanlıklarında düzen değişiklikleri, idrar alışkanlıklarında düzen
değişiklikleri gibi belirtisiz her hastalıkla karışabilen türden durumlarla
karşımıza gelir. Bu yüzden hastalar vakit kaybederler" şeklinde konuştu.
Özellikle 60 yaş üzerinde ve iki haftadan uzun süreli
şikayetlerin altını çizen Harma, "Burada vurgulanması gereken nokta, 60
yaş üzerinde bu tür şikayetlerin iki haftadan uzun sürmesi takdirde muhakkak
bir jinekoloğun da devreye girip muayenelerinin yapılmasıdır. Bu kanserler
maalesef bu belirtileri verdiklerinde erken teşhis alamamaktadırlar. Yumurtalık
kanserleri genellikle ilerlemiş olarak karşımıza çıkar. Erken teşhis
edilebilmek için de muayenelerin düzenli aralıklarla yıllık muayene şeklinde
yapılması önerilmektedir" ifadelerini kullandı.
Rahim ağzı kanserinin de önemine vurgu yapan Harma,
"Yumurtalık kanseri haricinde çok güncel bir bilgi, taraması olan yani
erken teşhis edilen kanserlerden rahim ağzı kanseri çağımızda tüm dünyada tamamen
silinmek üzere bir mücadeleyle karşı karşıyadır. Rahim ağzı kanserinin etkeni
bir virüstür. Yüzde 99'un üzerinde kanserin etkeni olarak bilinmektedir. Bu HPV
virüsüne karşı elimizde güçlü bir silah bulunmaktadır. Bu da aşıdır. 14 yaş
üzerine üç doz şeklinde önerilmektedir. 9-14 yaş aralığında da iki doz olarak
önerilmektedir. Rahim ağzı kanserinin etkeninin bilinmesi bu kanserle olan
mücadelede tarama testlerini getirir. Sağlıklı insanlarda riskli kimler
belirlenir. Bu belirlenecek insanlar da Sağlık Bakanlığı KETEM'lerde
30 yaş üzerinde kadınlara rahim ağzından alınan bir sürüntü ile HPV testleriyle
tarama yapmaktadır. HPV pozitifliği olduğu takdirde bu bireylerin daha erken
muayene edilmesi ve öncül lezyonlar dediğimiz kanserleşebilecek hücrelerin
erkenden tespit edilmesi ve tedavi edilmesi mümkün olabilmektedir. Bu tedavi
şansı çok yüksektir. Dolayısıyla "erken tanı hayat kurtarır" sözü çok
doğrudur. Tarama testlerinin düzgün olarak yapılmasını öneriyoruz" diye
ifade etti.
Rahim kanserinin de menopoza yakın dönem ve menopoz sonrası
dönemde ortaya çıktığını hatırlatan Müge Harma, "Rahim kanserine gelecek
olursak, genellikle menopoza yakın dönem ve menopoz sonrası dönemde ortaya
çıkar. Kanama düzensizlikleri en belirgin özellikleridir. Hayvansal gıdalarla
yüksek beslenme, obezite, tansiyon, şeker hastalıklarıyla beraber riski
artmaktadır. Bunun da bir taraması yoktur maalesef. Dolayısıyla bu tür
bireylerin her yıl jinekolojik muayenelerini yaptırmaları bu kanserin erken
tanısına neden olacaktır" diye belirtti.
Prof. Dr. Müge Harma, kadın kanserleriyle mücadelede erken
teşhisin hayati önem taşıdığını belirterek, "Tarama testleri ve düzenli
jinekolojik kontroller sayesinde pek çok kadın hayatını kurtarabilir. Bu
nedenle her kadının sağlık kontrollerini aksatmaması gerekiyor"
dedi.