Dünya Sağlık Örgütü tarafından “dünyanın en hızlı yayılan ve en uzun süren salgını” olarak tanımlanan sigara bağımlılığının tedavi gerektiren bir hastalık olduğunu belirten İstanbul Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Dilek Toprak, “Nikotin 10 saniyede beyne ulaşarak dopamin salgılatır ve bu yolla daha fazla keyif vererek daha fazla içme isteği uyandırır” dedi. Sigara bağımlılığında ailenin önemli bir faktör olduğunu ifade eden Prof. Dr. Toprak, “Araştırmalar ailesi sigara içen çocukların ileride sigara kullanma ihtimalinin içmeyenlere göre 2-3 kat fazla olduğunu söylüyor” uyarısında bulundu.
İstanbul Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile
Hekimliği Anabilim Dalı Başkanı Prof.
Dr. Dilek Toprak, Dünya Sağlık Örgütü tarafından ilan edilen 31 Mayıs Dünya
Sigarasız Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, sigara bağımlılığının bir
hastalık olduğunu söyledi.
Sigara, en
hızlı yayılan ve en uzun süren salgın
Dünya Sağlık Örgütü’nün
(DSÖ), sigarayı “dünyanın en hızlı yayılan ve en uzun süren salgını” olarak
tanımladığını kaydeden Prof. Dr. Dilek Toprak, “Bağımlılık, kullanım üzerinde
kontrol kaybı ile karakterizedir. Durmadan kullanmak değildir, kullanmaya
başlayınca bırakamamaktır ve bir hastalıktır. Sigara bağımlılığı, tedavi
gerektiren, relapslarla seyreden, mortalitesi yüksek, kronik, salgın bir
hastalıktır. Dünya Sağlık Örgütü, sigarayı ‘dünyanın en hızlı yayılan ve en
uzun süren salgını’ olarak tanımlamaktadır. Sigara içimi/bağımlılığı, DSÖ
tanımıyla bir hastalık olan sigara bağımlılığının tedavisi hekimin görevleri
arasındadır” dedi.
Sigaraya
bağımlılığı, özel testle belirleniyor
Sigara içiminin sosyal,
fiziksel ve psikolojik bağımlılık boyutları olduğunu kaydeden Prof. Dr. Toprak,
“Yani kişi sadece ruhsal olarak sigara içme bağımlısı değildir. Aynı zamanda
sigara içinde bulunan nikotin, kişiyi biyolojik olarak da sigaraya bağımlı
yapar. Nikotin, bağımlılık yapıcı, psikoaktif yani uyarıcı bir maddedir. Biz
sigara bağımlılığını değerlendirirken özel bir test kullanırız. Fagerström
Nikotin Bağımlılık Testi (FBNT) Sigara bağımlılığının değerlendirilmesinde
oldukça yaygın kullanılan 6 soruluk bir testtir. Bu testte aşağıda belirtilen
durumlar göz önüne alınarak puanlama yapılır. Kişinin aldığı puan ne kadar
yüksekse bağımlılığı da o kadar fazla olarak değerlendirilir.
ü Günde içilen sigara
miktarı
ü Sabah uyanınca 30
dakika içinde ilk sigaranın içilmesi;
ü Sabah saatlerinde
daha fazla sigara içilmesi;
ü Sigara içmenin
yasak olduğu toplu yerlerde sıkıntı yaşanması;
ü Kişiyi yatağa
bağlayan hastalık durumlarında bile sigara içiminin sürdürülmesidir
Nikotin 10 saniyede beyne ulaşıyor
Sigara bağımlılığının
esas nedeninin sigara içindeki nikotin olduğunu ifade eden Prof. Dr. Toprak,
“Nikotin çok güçlü bir uyarıcı, bağımlılık yapıcı maddedir. 10 saniyede beyne
ulaşarak dopamin salgılatır ve bu yolla daha fazla keyif vererek daha fazla içme
isteği uyandırır. Nikotin yani sigara, kolay ulaşılabilir ve ucuzdur” dedi.
Ailesinde
sigara kullanan çocukta risk 2-3 kat fazla
Sigara bağımlılığında
ailenin önemli bir faktör olduğunu ifade eden Prof. Dr. Toprak, “Araştırmalar
ailesi sigara içen çocukların ileride sigara kullanma ihtimalinin içmeyenlere
göre 2-3 kat fazla olduğunu söylüyor. Ailedeki problemler, aile içi iletişim ve
bağların zayıf olması, düşük özgüven, stresle başa çıkmada zorlanma, hayır
diyememe gibi faktörler de gençlerin sigaraya yönelmesinde etkili. Eğer
arkadaşları sigara kullanıyorsa, çocuğunuza sigara teklif edilmiş veya edilecek
olma ihtimali yüksek” uyarısında bulundu.
Kardeşler
arasında farklılık görülebiliyor
Sigara bağımlılığında
kimi zaman iki kardeş arasında bile farklılık görülebildiğini, bunda çevresel
faktörlerin etkili olduğunu kaydeden Prof. Dr. Toprak, “Sigara bağımlılığında
aile çok önemlidir. Anne ve/veya babanın sigara içmesi, çocuklara rol model
olması elbette önemli. Ancak özellikle ergenlik dönemi ve daha sonrasında
kişinin çevresi, arkadaşları, sosyoekonomik durumu, stresle baş etme gücü,
yalnız yaşayıp yaşamaması gibi faktörler önem taşır. Bu faktörler de iki kardeş
arasında bile fark yaratabilir” dedi.
Genetik
geçiş, yüzde 56 etkili
Sigara bağımlılığının
diğer birçok bağımlılık gibi hem genetik hem de çevresel yönleri olan kompleks
bir davranış olduğunu kaydeden Prof. Dr. Toprak, “Sigara bağımlılığında genetik
geçiş; aile çalışmaları, ikiz çalışmaları ve moleküler genetik çalışmalar ile
araştırılmıştır. Sigara bağımlılığının genetiğinde klasik kalıtım örüntüsü
izlenmemektedir. İkizlerle yapılmış 14 farklı çalışmanın değerlendirildiği bir
gözden geçirme çalışmasında nikotin bağımlılığının yüzde 56 genetik, yüzde 24
ailesel, yüzde 29 çevresel faktörlerden kaynaklandığı ifade edilmiştir. Yapılan çalışmalar sigara bağımlılığının
gelişiminde çevresel faktörlerin sigara içmeye başlama ile, genetik faktörlerin
ise düzenli içicilikten bağımlılığa geçişte daha belirgin bir rol oynadığını
göstermiştir. Farklı çevresel faktörlere ek olarak, küçük etkiye sahip birçok
genin nikotin bağımlılığına olan genetik yatkınlıktan sorumlu olduğuna
inanılmaktadır” dedi.
Sigarayı
bırakmak mümkündür
Sigara bağımlılığının
tedavi edilebildiğini belirten Prof. Dr. Toprak, “Sigarayı elbette bırakmak
mümkündür. Sigaranın bıraktırılması, en az sigaranın neden olduğu hastalıkları
tedavi etmek kadar (hatta daha fazla) önemlidir. Tedavide amaç, sigara
kullanımın azaltılması değil tümden bırakılmasıdır. Sigara alışkanlığından
vazgeçmek için her şeyden önce kişinin sigarayı bırakma konusunda istekli
olması gerekir. Her hastaya etkin tedavilerin varlığı anlatılmalı ve tedavi
önerilmelidir. Tek tek, grup ya da telefon görüşmeleri tedavi etkinliğini
artırır” dedi.
Sigara
bırakmada iki tedavi yöntemi var
Sigaranın bırakılmasına
yardımcı olmak için birçok yöntem geliştirildiğini kaydeden Prof. Dr. Toprak,
“Bütün sigara bırakma yöntemlerinin sigaranın bırakılmasındaki başarıları
farklı olmakla birlikte amaçları kişide sigara içimine bağlı gelişen psikolojik
bağımlılığın ve fiziksel bağımlılığının üstesinden gelmektir. Sigara bırakmada
kullandığımız, bilimsel olarak etkinliği kanıtlanmış yöntemleri ruhsal
(davranışsal) tedavi ve ilaç tedavisi olarak iki ana başlıkta toplayabiliriz.
En başarılı sonuçlar ruhsal tedavilerin ilaç tedavileriyle birlikte kullanımı
ile elde edilmektedir. Bunların başlıcaları bilişsel davranışçı terapi,
bireysel ya da grup terapileri, hipnoz, ruhsal eğitim ve bilgilendirme
yaklaşımlarını içerir” dedi.
Bilimsel
olarak kanıtlanmamış yöntemlere başvurulmamalı
Sigara kullanımında
etkili olduğu iddia edilen ancak bilimsel olarak kanıtlanmamış yöntemler
konusunda dikkatli olunması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Dilek Toprak,
“Bilimsel olmayan yöntemlerin, kulaktan dolma önerilerle denenmemesi
gerekir. Özellikle internetten ne olduğu
bilinmeyen bitki ve macun gibi öneriler son derece tehlikeli olabilmektedir”
uyarısında bulundu.
Özellikle Sağlık
Bakanlığı destekli, Türkiye genelinde 400’den fazla sigara bırakma
polikliniklerinin bu konuda en önemli ve güvenilir merkezler olduğunu ifade
eden Prof. Dr,. Toprak, “Bakanlık kontrolünde sıkı bir eğitim sonrası verilen
sertifika ile bu merkezlerde çalışan hekimlerimize vatandaşlarımız güvenle
başvurabilirler. Bilimsel olarak henüz kanıtlanmamış, evrensel kabul görmemiş
yöntemlere karşı dikkatli olunmalıdır. Yüksek derecede nikotin bağımlılığı,
düşük sosyoekonomik ve eğitim düzeyi, genç yaş grubu, yalnız yaşayanlar, sigara
içenler ile birlikte yaşayanlar ve fazla zaman geçirenler, sigara bağımlılığında
yüksek riskli olarak tanımlanan grupta
yer alırlar. Bu gruptaki bireylere daha yoğun yardım, daha sıkı takip, daha
uzun süreli takip gerekebilir” diye konuştu.
Elektronik
sigara ile daha fazla nikotin alınıyor
Elektronik sigaranın
Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık Bakanlığı'nca önerilmeyen, zararlı olarak
bildirilen bir ürün olmasına rağmen kullanımının giderek yaygınlaştığını
kaydeden Prof. Dr. Toprak, elektronik sigara ile daha fazla nikotin alındığına
dikkat çekti:
“Elektronik sigara,
nikotin bağımlılığını ortadan kaldırmadığı gibi bağımlılık yapıcı bir üründür.
Sigaraya alternatif olarak pazarlanmaya çalışılan elektronik sigarayla birlikte
nikotin bağımlılığı tekrar artmıştır. Son yıllarda giderek yaygınlaşan
elektronik sigara, görünüşü, hareketi ve dumanı ile sigarayı taklit etmek üzere
tasarlanmıştır. Genellikle nikotin, aroma maddeleri ve diğer kimyasalların
aerosolünü çekmesini sağlarken, solunabilir nikotin buharı salmaktadır.
Elektronik sigara ile her nefeste 0-36 mg/mL arasında nikotin alınır. Böylece
30 puf çekildiğinde bir sigaradan alınan miktar kadar nikotin alınmaktadır. Bu
nedenle elektronik sigara, sigaraya göre daha fazla nikotin alınmasına neden
oluyor. Elektronik sigaranın kartuşunun içindeki sıvıda ayrıca propilen glikol,
etanol, nitrozamin, tütün çiçeği, nane, kahve, çikolata, meyve aromaları gibi
tat ve koku içeren farklı kimyasallar bulunabiliyor.”
Sigara kullanımı ve
sigara bağımlılığının önlenebilir bir sorun olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Dilek
Toprak, “Sigarayı bırakmasına
yardımcı olduğunuz her iki kullanıcı için bir erken ölüm önlenir. Sağlık kuruluşlarına başvuran olguların hangi nedenle gelmiş olursa olsun
sigara içme durumları kesinlikle sorgulanmalı ve hastanın hazır olduğu, kabul
ettiği zaman da bıraktırma tedavisinde destek olunmalıdır. Anne-babalar da sigara içmeyerek çocuklarına
örnek olmalıdır. Bir nefes ve merak ile başlayan bu bağımlılık sürecinde önemli
olan hiç başlamamaktır. Sigara bağımlılığı ile mücadelede en önemli konu tedavi
değil, sigaraya başlamayı önlemedir” dedi.